Sanıyorum 1998-1999 yıllarından biriydi. Yeni evliyim, ilk oğlumu bekliyorum. Elbak’ta çalışıyordum, ki yeri bende çok ayrıdır. Güzel arkadaşlarımın ve anılarımın olduğu, hayatımda en güzel hatırladığım dönemlerden biriydi.
Bahar geldi ve bahçede o kadar çok papatya açtı ki, her yer adeta bir çiçek tarlasına dönmüştü. Servise doğru yürürken cebimden çakımı çıkardım, en iri papatyaları seçip fazla dallarını uygun şekilde budayarak güzel bir buket yaptım. Saplarını A4 kağıdıyla sardım. Zaten gün boyunca bu fikri kafama koymuştum.
Servise bindim. Serviste sadece birkaç kadın arkadaş vardı, diğerleri erkekti. Doksanları düşünürseniz, böyle şeyler pek olağan değildi. Birkaç kişi “oooo” diye bağırınca servis içinde bir hareketlenme oldu. Sanıyorlardı ki utanacağım. O zamanlar sıkça kullanılan “kılıbık” kelimesiyle gülüşüyorlardı.
Gayet sakin ve pozitif bir şekilde ayağa kalktım ve “Bakın, bu bedava mutluluk,” dedim. “Ben bunu eve götüreceğim, eşim çok mutlu olacak, bana gülümseyecek ve ben de mutlu olacağım. Öyle düşündüğünüz gibi değil,” dedim.
Birkaç gün sonra yine papatya topladım. Beni orada gören birçok kişi de gelip papatya toplamaya başladı. Tahminim kılıbıklık bulaşıcı olmalı. 🙂
Tarla çiçeği, yol kenarı çiçeği, “papatya”, bedava mutluluk.